Covid-19’un İş Sözleşmelerine Etkileri

Koronavirüs / Covid-19’un İş Sözleşmelerine Etkileri

İş Kanunumuz gereğince; çalışanların işlerini işveren ile kararlaştırıldığı şekilde yerine getirmeleri gerekmektedir. Yalnızca çok istisnai durumlarda, verilen görevlerin ifasından kaçınmak mümkündür. Dünya ve ülke gündemimizi uzun süredir meşgul eden ve çalışanlar açısından işyerinde ciddi ve yakın tehlike ortaya çıkaran Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonu sebebiyle, İş Sözleşmesinin uygulanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Kanun gereği çalışanlar, işverenin tehlikeyi saptamasını ve gidermesini isteyebilir ve tehlike giderilinceye kadar çalışmaktan kaçınabilir.

İş Kanunumuz gereğince; çalışanların işlerini işveren ile kararlaştırıldığı şekilde yerine getirmeleri gerekmektedir. Yalnızca çok istisnai durumlarda, verilen görevlerin ifasından kaçınmak mümkündür. Dünya ve ülke gündemimizi uzun süredir meşgul eden ve çalışanlar açısından işyerinde ciddi ve yakın tehlike ortaya çıkaran Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonu sebebiyle, İş Sözleşmesinin uygulanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Kanun gereği çalışanlar, işverenin tehlikeyi saptamasını ve gidermesini isteyebilir ve tehlike giderilinceye kadar çalışmaktan kaçınabilir.

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu kapsama girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı neden sayılmaz. Ancak, sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “işçinin kişiliğinin korunması” başlıklı 417. maddesinin 2. fıkrasında da işverenin, çalışanlarının iş sağlığı ile güvenliğini sağlaması bir yükümlülük olarak belirtilmiştir.

İşçilerin karşılaştıkları veya karşılaşacakları ciddi ve yakın tehlikelerden dolayı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Çalışmaktan Kaçınma Hakkı” başlıklı 13. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeyi günümüze uyarlayacak olursak;koronavirüs sebebiyle iş durdurulsa dahi işveren, çalışanlara maaş ödemeye devam etmek zorundadır. İşyerinde durum çok acil ise (örneğin hastalık tespit edildiyse) başvuru yapıp sonucunu öğrenene kadar çalışanlar işe gitmek zorunda değildir ve işe gitmemeleri sebebiyle ücret hakları kısıtlanamaz. İşyerinde tedbir alınması için işçiler, iş mahkemesine tedbir başvurusu, kamuda çalışanlar idare mahkemesine yürütmenin durdurulması veya Asliye Hukuk Mahkemesine tedbir başvurusu yapabilirler. Yine Çalışma Bölge Müdürlüklerine şikâyette bulunulup teftiş talep edilebilir. İş yerleri derhal iş müfettişlerince belli bir program dâhilinde yaygın bir denetimden geçirilmelidir.

Tedbir almayan patron ve denetim görevini yerine getirmeyen devlet görevlileri her bir işçinin hayatından ve sağlığından sorumlu olacaktır. Korona virüs ile öngörülebilir, yakın ve yaşamsal nitelikte bir tehdit söz konusudur. “İş yürüsün de işçilere ne olursa olsun” yaklaşımı Türk Ceza Kanunu’na göre olası kastla öldürme ve diğer suçları gündeme getirebilecektir. Çalışan, yaptığı tedbir başvurusu nedeni ile işveren tarafından işten çıkarılabilir. Bunu yasaklayan bir kanun hükmü yoktur, ancak bu durumda çalışan, kıdem tazminatına hak kazanır (ihbar tazminatına hak kazanamaz).

İşyerinin kapanması

Koronavirüs’ün yayılmaması amacıyla verilen “kamu kaynaklı tavsiye kararı”na istinaden işverenlerin işyerlerini geçici süreyle kapatması durumunda yahut kamu tavsiye kararının açıklanması sonucu stoklarının tükenmesi, talebin ciddi ölçüde azalması veya işyerinin bir Koronavirüs teşhisi nedeniyle karantina altına alınması vb. durumlar sebebiyle işyerinin kapanması hallerinde öncelikle;

a) tarafların ücretsiz izin konusunda anlaşması,

  1. b) işverenin varsa çalışana ücretli izin kullandırması,
  2. c) yapılacak işin niteliği müsaade ediyor ise (örneğin beyaz yakalarda) evden çalışma yapılması,
  3. d) telafi çalışması yapılması

    Seçeneklerinin değerlendirilmesi uygun olacaktır. Yine zorlayıcı sebep nedeni ile işverenler Türkiye İş Kurumu’na müracaat ederek 4447 sayılı Kanunun Ek 2. maddesi gereği kısa çalışmaya geçmesini isteyebilirler. Kısa çalışmada da (iş yeri tümden kapasa dahi) işçilere ilk hafta ücretlerinin yarısı işveren tarafından sonra ileride alacakları işsizlik ödeneğinden düşülmek üzere işsizlik fonundan belli oranda ücret ödenir. Yeni koronavirüs tedbirleri kapsamında yapılan düzenleme ile kısa çalışma uygulamasından yararlanmak isteyenler için; 600 gün şartı 450 güne, 120 gün şartı da 60 güne düşürülmüştür. Ayrıcaİşverenlerin kısa çalışmadan yararlanabilmesi için mevcut istihdamı koruma şartı da getirilmiştir.
    “Kısa çalışma ödeneği”

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca, bir haftadan fazla süre boyunca, işyerinde işin durmasına sebep olan veya çalışanın çalışmasını engelleyen zorlayıcı nedenlerin vuku bulması durumunda iş sözleşmesi bu bir haftalık süre için askıya alınır ve bu süre boyunca çalışana her gün için yarım ücret ödenir.

İş Kanunu 24. Madde uyarınca, işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayacak sebepler ortaya çıkması halinde işçi iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshedebilecektir. Yani virüs salgını sebebiyle iş durdurma kararı alan işverenin işçileri, bir haftalık yarım ücrete hak kazandıkları sürenin geçmesiyle birlikte iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilecek ve işçilik alacaklarını işverenden talep edebilecektir. Ancak böyle bir durumda ihbar tazminatı hakkı doğmayacaktır, işçi sadece kıdem tazminatına hak kazanır. Önemle belirtmek gerekir ki koronavirüs salgını gibi genel nitelikteki zorlayıcı sebep nedeniyle işin durması, işveren açısından haklı fesih nedeni teşkil etmeyecektir.

İşveren işçileri ücretli izne çıkartabilir, bu durumda işçinin onayı aranmaz, fakat ücretsiz izin uygulaması ancak işçi ve işverenin anlaşması ile mümkün olabilmektedir. İşçilerin onay vermemesi halinde işveren, işçileri ücretsiz izne çıkartamaz. Rızası dışında ücretsiz izne çıkarılmış olan tüm işçiler dilerlerse kıdem tazminatlarını ve diğer tüm alacaklarını talep edebilirler. İşçinin rızası alınmadan uygulanan ücretsiz izin, fesih anlamına gelir ve işe iade davası açma süreleri işlemeye başlar.

İşten atma tehdidi ile işçilere imzalatılan ücretsiz izin talep dilekçelerinin veya formlarının bir geçerliliği yoktur, işçiyi çalıştırmayan işverenin ücret ödeme borcu devam eder.

Kamu ve özel işyerlerinde çalışan tüm taşeron işçileri, işten ayrılmak istemiyorlarsa ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi için İş Kanunu’nun 36. maddesinin 1. ve son fıkralarına göre asıl işverene müracaat edebilirler. Asıl işverenler taşeronun hak edişinden keserek işçinin banka hesabına ödeme yapmak zorundadır.

İşçiler işten çıkarılmaları halinde 4447 sayılı Kanunun 50. maddesine göre işsizlik ödeneğine başvuru yapabilirler.

Kanaatimizce, salgın dönemi boyunca işten çıkartmalar yasaklanmalı veya en azından hangi çıkış kodu bildirilmiş olursa olsun işsizlik ödeneğinden faydalanmanın yolu açılmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize mesaj gönderin!
Whatsapp
Merhaba, sizden bilgi almak istiyorum.
blank