navirus (Covid-19) Tanısı Almanın Sağlık Çalışanları ve Özel Sektör Çalışanları İçin “İş Kazası” Olduğu Değerlendirmesi

Coronavirus (Covid-19) Tanısı Almanın Sağlık Çalışanları ve Özel Sektör Çalışanları İçin “İş Kazası” Olduğu Değerlendirmesi:

Sosyal güvenlik hukuku ilkeleri çerçevesinde ve emsal niteliğindeki Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli kararından hareketle; sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla, işçinin, 5510 Sayılı Kanunun 13. Madde hükmünde sayılan hallerde (Coronavirus/Covid-19) hastalığına yakalandığının tespit edilmesi durumunda söz konusu olay “iş kazası” kapsamında değerlendirilebilecek ve işveren sorumlu tutulabilecektir.

Sosyal güvenlik hukuku ilkeleri çerçevesinde ve emsal niteliğindeki Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli kararından hareketle; sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla, işçinin, 5510 Sayılı Kanunun 13. Madde hükmünde sayılan hallerde (Coronavirus/Covid-19) hastalığına yakalandığının tespit edilmesi durumunda söz konusu olay “iş kazası” kapsamında değerlendirilebilecek ve işveren sorumlu tutulabilecektir.

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan’da ortaya çıkan coronavirus, insandan insana kolay ve sürekli bir şekilde bulaşan, dünyada eş zamanlı olarak çok yaygın bir şekilde, çok fazla sayıda insanı tehdit eden bir solunum yolu hastalığı olup, 2020 Ocak ortalarından itibaren dünyanın çeşitli ülkelerinde rapor edilen virüs vakalarında görülen hızlı artış nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Mart 2020 tarihinde (Coronavirus/Covid-19) hastalığını, küresel salgın (pandemi) olarak ilan etmiştir.

11 Mart 2020 tarihinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından Türkiye’de ilk (Coronavirus/Covid-19) vakasının görüldüğü açıklanmıştır.

Ülkemizde, coronavirüs salgınının yayılmasını kısıtlamak ve salgınla mücadele etmek adına, okulların tatil edilmesi, zorunlu seyahat yasakları, karantinalar, evden çalışma uygulamaları, 65 yaş ve üzerine ve 20 yaş ve altına sokağa çıkma yasağı getirilmesi gibi önlemler ile virüsün etkileri en aza indirilmeye çalışılmaktadır.

Alınan önlemlere rağmen ilerleyen zamanda, Ülkemizde vaka sayısında görülen artışla birlikte kapasiteyi aşan hasta yoğunluğu sebebiyle giderek daha zor koşullarda sağlık hizmeti veren hekimler ve sağlık çalışanları, yeterli kişisel koruyucu donanıma erişilememesi nedeniyle, (Covid-19) şüpheli ya da tanılı hasta ile temaslarında, her geçen gün daha çok (Covid-19) tanısı almakta, hastalığa yenik düşenler hayatlarını kaybetmektedir.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13. Maddesinde İş kazası;

-Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
-İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle
-Sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
-Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
-Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
-Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır.


30 Mart 2020 tarihinde Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından “Sağlık çalışanında (Covid-19) tanısı iş kazası veya meslek hastalığıdır” açıklaması yapılmış, açıklama www.ttb.org.tr internet adresinde duyurulmuştur.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından yapılan açıklamada; kamu veya özel sağlık kuruluşlarında olması arasında bir fark olmaksızın, sağlık çalışanının diğer mesleki maruziyetlerin yanı sıra, (Covid-19) tanısı alması durumunda da iş kazası veya meslek hastalığı bildiriminde bulunulması gerektiği, (Covid-19) ile bağlantılı olarak gelişen, sağlık çalışanı veya sağlık hizmetlerinde çalışan (güvenlik, hizmetli, şoför, sekreter, vb.) birinin solunum yollarına, göz mukozasına ya da açık yaralarına hastanın öksürük, hapşırık ve diğer vücut sıvılarının sıçraması ya da bulaşması hallerinin de “iş kazası” olarak bildiriminin yapılması gerektiği, ani gelişen bir olaya ilişkin herhangi bir saptama olmasa da, sağlık çalışanı veya sağlık hizmetlerinde çalışanların (Covid-19) tanısı almaları durumunda, hastalığın yapılan işle yakın bağı gözetilerek, “meslek hastalığı” bildiriminin yapılması gerektiği belirtilmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Vazife malullüğü” başlıklı 47. Maddesi uyarınca; hem kamu da hem de üniversite hastanelerinde çalışan sağlık çalışanlarının hem vazifelerini yaptıkları sırada hem de vazifelerinin neden ve etkisiyle (Covid-19) tanısı almaları durumunda, coronavirüs sebebiyle hayatını kaybeden ya da hastalık nedeni ile kalıcı bir sağlık sorunu ile karşılaşan sağlık çalışanları hakkında “vazife malûlü” oldukları kararı alınması halinde, kişinin kendisine, vefatı halinde hak sahibi mirasçılarına “malûllük aylığı” bağlanabilecektir.

İşyeri faaliyetleri devam eden özel sektör çalışanlarının (Covid-19) tanısı almaları durumunda, hastalık “iş kazası” olarak kabul edilecek midir? SGK’ya “iş kazası” şeklinde bildirilmesi gerekmekte midir?

Özel sektörde işyerlerinde de salgınla mücadele etmek adına önleyici tedbirler kapsamında; birçok işveren tarafından işyeri faaliyetleri ya tamamen durdurulmuş veya sınırlandırılmış ya da teknolojik altyapıya sahip olan işyerlerinde evden/uzaktan çalışma modeline geçilmiştir. İşin niteliği gereği uzaktan çalışma modelinin uygulanamayacağı işyerlerinde ise işyeri faaliyetleri devam etmektedir.

İşyeri faaliyetleri devam eden özel sektör çalışanlarının (Covid-19) tanısı almaları durumunda, hastalığın “iş kazası” kabul edilmesi konusunda Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli Esas No:2018/5018 – Karar No:2019/2931 sayılı kararı emsal niteliğindedir.

5510 Sayılı Kanunun 13. Madde hükmüne göre iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen zarara uğratan olaydır.

5510 Sayılı Kanun’da iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlandığından, olayın etkilerinin bir süre devam ederek zaman içinde artması ve buna bağlı olarak sonucun daha sonra gerçekleşmesi mümkündür. Yani, iş kazası ani bir olay şeklinde ortaya çıkıp, buna bağlı olarak zarar, derhal gerçekleşebileceği gibi, (Coronavirus/Covid-19) hastalığında olduğu gibi etkileri 2-27 gün süren bir kuluçka süresinden sonra da ortaya çıkabilir.

Kanunun iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmektedir. Burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı”dır.

Anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. (HGK 2009/21-400 Esas,432 Karar)

Bilindiği gibi ilk defa Mart 2009’da Meksika’da insanlar arasında görülmeye başlayan domuz gribi (H1N1) salgının dünyaya hızla yayılmasıyla Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Haziran 2009’da pandemi alarmı vermiş, kış mevsiminin yaşandığı Kasım- Aralık 2009’da ise pandemik domuz gribi (H1N1) kuzey yarı kürede hızlı bir yayılım göstermiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli kararıyla, işveren tarafından Kasım 2009’da Ukrayna’ya sefere gönderilen tır şoförünün, sefer sırasında bulaştığı anlaşılan domuz gribi (H1N1) virüsüne bağlı olarak Aralık 2009’da meydana gelen ölümü olayı “iş kazası” olarak kabul edilmiş, Yargıtay tarafından iş kazası tanımı geniş yorumlanmıştır.

Pandemik (Coronavirus / Covid-19) hastalığının işçiye, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle görevini icra ederken bulaşabilme ihtimali olduğu kadar, bulunduğu başka bir ortamda da bulaşabilme ihtimali vardır. Sosyal güvenlik hukuku ilkeleri çerçevesinde ve emsal niteliğindeki Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2019 tarihli kararından hareketle; sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla, işçinin, 5510 Sayılı Kanunun 13. Madde hükmünde sayılan hallerde (Coronavirus/Covid-19) hastalığına yakalandığının tespit edilmesi durumunda söz konusu olay “iş kazası” kapsamında değerlendirilebilecek ve işveren sorumlu tutulabilecektir. Bu durumda (Covid-19) tanısı alan işçinin hastalığının, işveren tarafından “iş kazası” olarak bildiriminin yapılması gerekecektir.

Sonuç olarak; İşçinin, 5510 Sayılı Kanunun 13. Madde hükmünde sayılan hallerde (Coronavirus/Covid-19) hastalığına yakalandığının tespit edilmesi durumunda, hastalık “iş kazası” kabul edilerek, işverenin sorumluluğu doğacak, işçinin kendisi, vefatı halinde hak sahibi mirasçıları “iş kazası tazminatı” talep hakkına sahip olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize mesaj gönderin!
Whatsapp
Merhaba, sizden bilgi almak istiyorum.
blank