Türk Vatandaşlığının Genel Olarak Kazanılması

Türkiye’de vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin hususlar 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve buna ilişkin yönetmelikte düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde belirtilen şartları üzerinde taşıyan yabancılara Türk yetkili makamlarınca vatandaşlık verilmektedir.

Türk vatandaşlığının kazanılması 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda çeşitli kategorilere ayrılmıştır. Yetkili makam kararı ile Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının bir çeşidi olan Genel Olarak Vatandaşlığa Alınma Yolu çeşitli şartları olan ancak özel hükümlerden faydalanmayan yabancıların tercih ettiği bir yoldur. Genel Olarak Vatandaşlığa Alınma Yolu 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun on birinci maddesinde düzenlenmektedir.

GİRİŞ

Bütün dünya devletleri yabancıların vatandaşlık kazanmasını farklı şartlara bağlamıştır. Bu şartların yerine getirilmesi durumunda vatandaşlık kazanılmaktadır. Bazı devletlerde yetkili makamların izni de aranmaktadır.Türkiye vatandaşı olmak amacıyla pek çok yabancı vatandaşlık başvurusunda bulunmaktadır. Türk Vatandaşlığı Kanununda düzenlenen hükümlerdeki şartları yerine getiren yabancılar, yetkili makamların da Türk vatandaşı olmalarını onaylamasıyla Türk vatandaşı olabilmektedirler. Türk Vatandaşlığı Kanununda düzenlenen çeşitli kategorilerde yer alan vatandaşlığa alınma hallerinden birine uymak zorunda olan bu yabancılar, bu kategorilerden birine uymamaları halinde Türk vatandaşlığı kazanamamaktadırlar. Bu kategorilerden biri de genel olarak vatandaşlığa alınma yoludur. Yetkili makam kararıyla vatandaşlığın kazanılmasının olağan yolu olan genel yoldan vatandaşlığa alınma sıklıkla tercih edilen bir yoldur aynı zamanda en fazla şartın arandığı Türk vatandaşlığının kazanılması yoludur. Makalemizde Türk Vatandaşlığının Sonradan Kazanılmasının sistematiğine ve Yetkili Makam Kararı İle Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının genel özelliklerine değinildikten sonra Genel Olarak Vatandaşlığa Alınma ve şartları ele alınacaktır.

GENEL HATLARIYLA TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAZANILMASI VE YETKİLİ MAKAM KARARI İLE TÜRK VATANDAŞLIĞININ KAZANILMASI

Vatandaşlık hukukuna yönelik temel kaynak 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’dur (TVK). Kanunun amacı 1. maddesinde “Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına dair iş ve işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek” olarak açıklanmıştır. TVK “Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Vatandaşlık Hizmetlerinin Yürütülmesi”, “Türk vatandaşlığının Kazanılması”, “Türk Vatandaşlığının Kaybı”, “Ortak Hükümler” ve “Çeşitli Hükümler” olmak üzere üç bölümden oluşur. (1) Türk vatandaşlığının kazanılması halleri ise “doğumla” veya “sonradan” olmak üzere iki grupta toplanmıştır. (2)

Kişinin doğumdan sonra veya doğumdan başka bir sebepten ötürü kazandığı vatandaşlığa müktesep vatandaşlık veya sonradan kazanılan vatandaşlık denir. (3) Asli vatandaşlık gibi süreklidir. Hak ve yükümlülükler bakımından farklılık yoktur. TVK’da sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı “yetkili makam kararıyla”, “evlad edinmeyle” ya da “seçme hakkının kullanılmasıyla” kazanılabilir. (4) Genel yoldan Türk vatandaşlığına alınma, yetkili makam kararıyla ile vatandaşlığın kazanılmasının normal yoludur. “Başvuru için aranan şartlar” başlığı altında düzenlenmektedir. 5901 sayılı TVK’da

  1. Nomer, E.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2018, 65-66.
  2. Erdem, B.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2016, s. 74.
  3. Fişek, H.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 1959, s.52.
  4. Erten, F.:”Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı’nın Türk Vatandaşlığının Kazanılmasına İlişkin Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Ankara Barosu Dergisi, 2008, S.4, s. 41.

öncelikle 10. maddede yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin genel ilkeler düzenlendikten sonra (5) 11. madde de Türk vatandaşlığının genel yoldan kazanılması düzenlenmektedir. (6) Maddede bir yabancının genel yoldan yetkili makam kararı ile vatandaşlığa başvurabilmesi için sahip olması gereken şartlar sayılmıştır. Bu şartlar yedi bent halinde sıralanmıştır. (7) 7039 sayılı değişiklikle maddenin ikinci fıkrası ilga edilmiştir. Bu fıkrada Bakanlar Kurulunun takdirine vatandaşlık başvurusunda bulunan yabancıda arayabileceği bir şart ilave edilmişti. (8)

403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu (403 sayılı TVK) da benzer yönde bir düzenlemeye sahiptir. (9) Kanunun 6. maddesinde, “genel olarak vatandaşlığa alınma” başlığı altında 5901 sayılı TVK’nın 11. maddesinde yer alan düzenlemeye paralel bir düzenleme vardır. (10)

Vatandaşlığın yetkili makam kararı ile kazanılması kişilerin talebi üzerine gerçekleşir. Kişilerin vatandaşlığa alınma arzuları ve devletin belirli hayat tarzını devam ettiren kişilere vatandaşlık verme arzusu beraber söz konusudur. Uzun süreli ikamet, doğum gibi sebepler belli yaşam tarzına delil teşkil eder. (11) Ayrıca, kişinin vatandaşlık bağı kuracağı devletle sıkı maddi veya manevi bağlantılarının olması da bu sebeplerdendir. (12)

  1. 5901 sayılı TVK’nın 10. maddesi, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamayacağını” öngörmektedir.
  2. 5901 sayılı TVK’nın 11. maddesi, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda;
  3. a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
  4. b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
  5. c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,

ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,

  1. d) İyi ahlak sahibi olmak,
  2. e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
  3. f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
  4. g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak,

şartları aranır.” şeklinde düzenlenmiştir.

  1. Doğan, V.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2018, s. 64.
  2. Erdem, s. 92.
  3. Tiryakioğlu, B.: “Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısına Göre Vatandaşlığın Yetkili Makam Kararı İle Kazanılması”, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı Sempozyumu, 2008, s.82.
  4. Seviğ, M.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 1983, s.100.
  5. Nomer, s. 75.
  6. Doğan, s. 65.

Ancak bu arzuların karşılıklı olarak uyuşması kişinin vatandaşlık kazanması için yeterli olmamaktadır zira bir takım yükümlülüklerin de yerine getirilmesi gerekir. (13) Vatandaşlığın kazanılması önemli bir bir konudur. Bir sadakat bağının varlığı açıktır. Kişilerin hayatında önemli değişiklikler yaratır. Dahası, sadece kişilerin hayatını etkilemez, çok önemli uluslararası etkileri de vardır. Dolayısıyla devletlerin vatandaşlığa alınma ile ilgili getirdiği şartları göz ardı etmek sakıncalı bir tutumdur. (14) Devletin vatandaşını tayin etme yetkisi vardır. Bu durum devletin ülkesi üzerinde sahip olduğu hakimiyet ve egemenlik hakkı ile ilgilidir. (15) İdarenin takdiri yetkisinin sınırları içinde değerlendirilmelidir. (16) Dolayısıyla, asgari kanuni şartların yerine getirilmiş olması vatandaşlığın mutlak olarak kazanılacağı anlamına gelmemektedir. (17) Bu sonuca 5901 sayılı TVK’nın 10. maddesinden de ulaşılmaktadır. Bu nedenle idarenin takdir yetkisinin varlığı açıktır. Fakat, idarenin takdir yetkisi hakkı sınırsız ve ve yargı denetimi dışında değildir. (18) Kanunun belirlediği şartlara ve hukukun genel ilkelerine bağlı olup, “kamu yararına uygun olarak” ve “objektif esaslara göre” kullanılması gereken bir haktır. (19) Ancak mahkemelerin idarenin kararlarına karşı yerindelik denetimi yapamayacağı da vurgulamak gerekir. (20) İdarenin takdir yetkisini bir yerindelik değerlendirmesi olarak ifade etmek doğru bir yaklaşım olacaktır. (21) Yetkili makam, takdir yetkisini gerekçesi ile kullanmalı ve kanunilik ilkesinden ayrılmamalıdır yani kanunda olmayan gerekçelerle kişilerin taleplerini reddetmemelidir. (22) Ayrıca yönetmelikle kanunda olmayan bir şartın getirilmesi de kabul edilemez. Yönetmeliğin amacı kanun hükümlerinin açıklığa kavuşturulmasıdır. (23)

  1. Nomer, s. 75.
  2. Nomer, s. 76.
  3. Berki, Ş: “Devletler Hususi Hukukunda Tabiiyet, Yabancıların Kanunlar İhtilafı ve Yargılama Usülünün Tatbiki Prensipleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1950, C.7, S.1, s.222.
  4. Alan, N: “Türk İdari Yargısında Yerindelik ve Takdir Yetkisinin Değerlendirilmesi”, İdari Yargıda Son Gelişmeler Sempozyumu, Ankara 1982, s.10 -12.
  5. Güngör, G: Tabiiyet Hukuku, Ankara 2018, s. 77.
  6. Ekşi, N: “Danıştay Kararları Işığında Türk Vatandaşlığı Kanununa İlişkin Davalar, İstanbul 2008, s. 73.
  7. Nomer, s. 79.
  8. Doğan, s. 61.
  9. Güngör, s. 78.
  10. Atay, E: İdare Hukuku, Ankara 2006, 399- 406.
  11. Doğan, s. 62.

Kanunlarda aranan şartları gerçekleştiren kişilerin vatandaşlığa alınmalarının zorunlu olduğu sistemler de vardır. Bu sistemlerde vatandaşlığa alınmak için aranan şartları kişinin şahsında gerçekleşip gerçekleşmediğini yargı organları tespit etmektedir. (24)

Bu noktada değinilmesi gereken bir sorun vardır. TVK’nın 11. maddesinde düzenlenen şartların yetkili makam kararıyla kazanmanın diğer türlerinde aranıp aranmayacağı sorununun çözümlenmesi gerekir. (25) 403 sayılı TVK’da yetkili makam kararıyla kazanmanın diğer türlerinde de bu şartların arandığını gözlemliyoruz. İstisnai vatandaşlığa alınma ile yeniden vatandaşlığa alınmada genel olarak vatandaşlığa alınmanın şartları çoğunlukla aranmaktadır. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda ise 11. madde müşterek başvuru şartları gibi bir izlenim çizmesine rağmen

  1. maddeden sonra gelen hükümlerin bağımsız ve ayrı şartları olan haller olduğunu görülmektedir. Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin genel düzenlemeye TVKUY’un 15. maddesindedir. “Türk vatandaşlığının genel olarak kazanılması” başlıklı maddede tüm maddelere ilişkin genel çerçeve çizilmiştir. (26)

Diğer sonradan kazanma hallerine kıyasla en fazla şart olağan kazanma yolunda aranmaktadır. Hiç Türk vatandaşı olmamış ve diğer özel hükümlerden de faydalanamayan kişiler, 42. maddede düzenlenmiş KKTC vatandaşlığını sonradan kazanmış kişiler ve anne ve babalarının velayeti altında olmayan ya da bir sebepten ötürü onlarla beraber işlem görmemiş çocuklar da ergin olduktan sonra Türk vatandaşlığı kazanabilmeleri için haklarında genel olarak vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin hükümler uygulanır. (27)

Türk Vatandaşlık Kanunu 19. Madde (28) genel bir hüküm niteliğindedir ve yetkili makam kararıyla Türk Vatandaşlığına alınma kararları için yetkili makam olarak İçişleri Bakanlığını

  1. Doğan, s. 61.
  2. Güngör, s. 85.
  3. Güngör, s. 86.
  4. Güngör, s. 86.
  5. 5901 sayılı TVK’nın 19. maddesine göre “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılardan başvuru için gerekli şartları taşıyanların adına vatandaşlık dosyası düzenlenir ve karar verilmek üzere Bakanlığa gönderilir. Bakanlıkça yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda durumu uygun bulunanlar Bakanlık kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilirler, uygun görülmeyenlerin talepleri ise Bakanlıkça reddedilir.”

göstermektedir. (29) TVK’nın 20. maddesi gereğince ise Türk vatandaşı olmak için başvuran kişi, yetkili makam kararının verildiği tarihten itibaren Türk vatandaşı olur. Bu karar geçmişe etkili değildir. (30)

TVK’nın 18. maddesinde Vatandaşlık Başvuru Komisyonları düzenlenmiştir. (31) Kanunda aranan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelemesini her ilde ayrı ayrı oluşturulmuş olan Vatandaşlık Başvuru Komisyonları yapacaktır. Hazırlanan raporlar İçişleri Bakanlığına gönderilir. Komisyonu oluşturacak kişiler ve çalışma şekli yönetmelikle belirlenir. (32)

Makalemin buraya kadar olan kısmında Genel hatlarıyla Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının, Türk Vatandaşlığının Sonradan Kazanılmasının sistematiğine ve Yetkili Makam Kararı İle Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının genel özelliklerine değindik. Makalenin devamında 5901 sayılı TVK’nın on birinci maddesinde düzenlen Genel Olarak Vatandaşlığa Alınma ve şartları ele alınacaktır.

ERGİN VE AYIRT ETME GÜCÜNE SAHİP OLMA ŞARTI

Türk vatadaşlığını genel yoldan kazanılması yolunda kişinin öncelikle ergin (reşit) ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Temyiz kudreti sahibi kişi kendi fiilleri ile hak ve borç sahibi olabilmektedir. (33) TVK ve 5901 sayılı TVK’nın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe (TVKUY) göre kişinin ergin ve ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı kendi milli hukukuna göre tespit edilir. Vatansız olması durumunda ise Türk Hukukuna tabii olur. (34)

  1. Güngör, s.86.
  2. Nomer, s.79
  3. 5901 sayılı TVK’nın 18. maddesi “11 inci ve 16 ncı maddeler uyarınca Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancıların başvuru için gerekli şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, illerde oluşturulan vatandaşlık başvuru inceleme komisyonu tarafından yapılır. Komisyonun oluşumu ve çalışma esasları yönetmelikle belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. Erdem, s. 97-98.
  5. Erdem, s. 98.
  6. Güngör, s. 87.

Türk Hukukunda, Medeni Kanun gereğince hakları kullanmaları yönünden kişiler, tam ehliyetliler, tam ehliyetsizler, sınırlı ehliyetliler ve sınırsız ehliyetsizler olmak üzere kategorilere ayrılmıştır. (35)

Tam ehliyetsizlerin ve ayırt etme gücüne sahip olmayanların vatandaşlığına alınma başvurusu yapmaları mümkün değildir. (36) Kısıtlı olmayıp, ergin ve ayırt etme gücü sahibi yabancılar bizzat kendileri Türk vatandaşlığı kazanma başvurusu yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler yani ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlıların (37) vatandaşlık başvurusu yapabilmeleri için vesayet makamından ve denetim makamından izin alınması gerekir.(38) Kendisine yasal danışman atanan kişiler yasal danışmanalarının izini almaksızın başvurularını kendileri (39), tam ehliyetliler gibi yapabilirler.(40)

TVK’nın bu düzenlemesi Milletlerararası Özel Hukuk ve Usulü Kanunu’ndan (41) ayrılmaktadır. Çünkü, MÖHUK vatansızların ergin ve ayırt etme gücüne sahip olup olmadığının tespitini Türk Hukukuna bağlamamaktadır. (42) MÖHUK 4.maddesi, vatansız ve mültecilerin yerleşim yeri, yerleşim yerinin bulunmadığı takdirde mutad mesken, o da bulunmuyor ise dava

  1. Akıntürk, T. – Ateş Karaman, D.: Medeni Hukuk Dersleri, Ankara 2009, s. 128 – 135.
  2. Nomer, s. 81.
  3. Medeni Kanunun 16. maddesi “Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.” olarak düzenlenmiştir.
  4. Medeni Kanunun 463/2 hükmü “Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması” olarak düzenlenmiştir.
  5. Medeni Kanunun 429. maddesi “Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
  6. Dava açma ve sulh olma,
  7. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
  8. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,
  9. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,
  10. Ödünç verme ve alma,
  11. Ana parayı alma,
  12. Bağışlama,
  13. Kambiyo taahhüdü altına girme,
  14. Kefil olma.

Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

  1. Nomer, s. 81.
  2. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usulu Hakkında Kanunun 4/a hükmü “Vatansızlar ve mülteciler hakkında yerleşim yeri, bulunmadığı hâllerde mutad mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku” şeklinde düzenlenmiştir.
  3. Nomer, E.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 2011, s. 287.

tarihinde bulunduğu ülke hukukunun uygulanacağını düzenlemektedir. (43) Öyleyse, Türkiyede yerleşme niyeti ile beş yıl ikamet eden vatansızın yerleşim yeri Türkiye olduğundan, hakkında Türk hukuku uygulanacaktır. Ergin ve ayırt etme gücünün olup olmadığının tespiti ise Türk Medeni Kanununa göre çözülecektir. Bu duruma yönelik düzenlemeler TMK’nın 10 ve 13 hükümleri arasında bulunmaktadır. Onsekiz yaşını dolduran ya da evlenme ve onbeş yaşını dolduran küçüğe yönelik özel düzenlemelere uygun olan kişilerin ergin sayıldığını söylenilebilir. Ayırt etme gücü ise Medeni Kanuna göre yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun davranma yeteneğinden yoksun olmaması hallerinde mevcuttur.

III. TÜRKİYE’DE İKAMET ETME ŞARTI

TVK’ya göre Türk vatandaşlığının genel yoldan kazanılabilmesi için, başvuru sahibinin başvuru tarihinden geriye doğru beş yıl süre ile Türkiye’de ikamet etmesi gerekir. (44) Bu durum TVKUY’de de düzenlenmiştir. (45) Hükmün mantığı başvuru sahibi yabancının başvuruda bulunduğu ülkeye ve topluma uyumunun sağlanmasıdır. (46) Farklı devletler çeşitli süreler öngörmektedir fakat beş yıllık süre milletlerarası hukukla uyuşmaktadır. (47)

Beş yıllık sürenin Türk kanunlarına uygun geçirilmesi gerekir. Yabancının Pasaport Kanunu ve Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanununa uygun davranması gerekir. Yabancının Pasaport Kanununa uygun bir şekilde vize alarak Türkiye’ye giriş yapması ve Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanununa uygun olarak Türkiyede ikamet etme iznini yani ikamet tezkeresini almış olması gerekir. (48) Eğer bir yabancı başka bir yolla Türkiye’ye girmiş ya da ikamet tezkeresini süresi bitmiş olduğu halde yeniletmemiş ise artık Türkiye’de kalmasının Türk kanunlarına aykırılığından bahsedilebilir. (49) Bu düzenlemelere aykırı davranılması halinde

  1. Erdem, s. 99.
  2. 5901 sayılı TVK’nın 11.b hükmü ”Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek” şeklinde düzenlenmiştir.
  3. Güngör, s. 88. ; TVKUY’nin 15/1 -b hükmü “Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmiş olmak.” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. Erdem, s. 101.
  5. Güngör, s. 89.
  6. Erdem, s. 102.
  7. Doğan, s. 69.

ayrıca TVK 15. madde (50) hükmüne aykırı davranmış olacağı için TVK 11. madde uyarınca Türk vatandaşlığını kazanması mümkün olmayacaktır. (51) İkamet izni hususu TVKUY’de de düzenlenmiştir. (52) Ayrıca, ikamet izni bulunmayan kişilerin başvurusunun kabul edilmeyeceği de yönetmeliğin 16. maddesinde belirtilmiştir. İkamet izni bulunmakla beraber Türkiye’de yerleşme niyeti göstermeyen başvuru sahibinin ikametleri geçerli ikamet sayılmaz. (53) TVKU’nin 71. maddesi de paralel bir düzenleme yapmaktadır. Buna göre, “Yasal ikamet izni olmaksızın veya yasal olmakla birlikte Türkiye’de yerleşme niyetini göstermeyen; sığınma veya iltica başvuru sahibi, sığınmacı, öğrenim, turistik, öğrenim gören çocuğuna refakat, tedavi gibi amaçlarla alınan ikamet tezkeresiyle ya da diplomatik veya konsüller ayrıcalıkla bağışıklık sağlayan yabancı misyon personeli kimlik kartıyla Türkiye’de ikamet edilmesi Türk vatandaşlığının kazanılmasında geçerli ikamet olarak kabul edilmez.” (54) Fakat maddenin devamı turistik amaçlı ikamet izin belgesi alan kişiler hariç diğer ikamet izinlerinin sonradan geçerli sayılan bir sebeple ikamete bağlanabileceğini ve ikamet süreleri hesaplanırken önceki sürelerin de hesaba dahil edileceğini düzenlemiştir. (55) Burada değinilmesi gereken bir diğer husus, yabancı öğrencilerin ve onlarla beraber Türkiye’de yerleşim amacı gösteren ikamet hakkı sahibi veya Türk vatandaşı anne ve babalarının durumudur. Bu yabancı öğrencilerin öğrenim gördüğü süre ikamet süresinden sayılıp sayılmayacağı konusu sorun teşkil eder. Bu konu mevzuatta muammadır. Açık olarak düzenlenmemiştir. 2014 tarihinde Danıştay Mahkemesine konu olan bir olayda, beş yıldır Türk vatandaşı annesi ile beraber Türkiye’de ikamet eden yabancı öğrenci Türk vatandaşı olmak amacıyla başvuruda bulunmuştur.

  1. 5901 sayılı TVK’nın 15, maddesi “Bir yabancı için ikamet, Türk kanunlarına uygun olarak Türkiye’de oturmaktır. Türk vatandaşlığını kazanma talebinde bulunan bir yabancı başvuru için aranan ikamet süresi içinde toplam altı ayı geçmemek üzere Türkiye dışında bulunabilir. Türkiye dışında geçirilen süreler bu Kanunda öngörülen ikamet süreleri içinde değerlendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
  2. Erdem, s. 102.
  3. TVKUY’nin 3/1-h hükmü “İkamet: Yabancının yasal ikamet izniyle Türkiye’de bulunmasını” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. TVKUY 16/2-c hükmü “Yasal ikamet izni olmaksızın veya yasal olmakla birlikte Türkiye’de yerleşme niyetini göstermeyen; sığınma veya iltica başvuru sahibi, sığınmacı, öğrenim, turistik, öğrenim gören çocuğuna refakat, tedavi gibi amaçlarla ikamete bağlandığı anlaşılan” şeklinde düzenlenmiştir.
  5. TVKUY’nin 71/1-ç hükmü “Yasal ikamet izni olmaksızın veya yasal olmakla birlikte Türkiye’de yerleşme niyetini göstermeyen; sığınma veya iltica başvuru sahibi, sığınmacı, öğrenim, turistik, öğrenim gören çocuğuna refakat, tedavi gibi amaçlarla alınan ikamet tezkeresiyle ya da diplomatik veya konsüller ayrıcalıkla bağışıklık sağlayan yabancı misyon personeli kimlik kartıyla Türkiye’de ikamet edilmesi Türk vatandaşlığının kazanılmasında geçerli ikamet olarak kabul edilmez.” şeklinde düzenlenmiştir.
  6. TVKUY’nin 71/1-d hükmü “Türk vatandaşlığının kazanılmasında kabul edilmeyen ikamet nedenleri ile Türkiye’de bulunan kişinin sonradan geçerli sayılan bir nedenle ikamete bağlanması halinde önceki ikamet süreleri de hesaba katılır. Bu hüküm, turistik amaçlı ikamet tezkeresi ile Türkiye’de bulunanlar hakkında uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

İdare, başvuru sahibinin Türk vatandaşı olması sebebiyle başvurusunu reddetmiştir. (56) Mahkeme kararı “Davacının annesinin Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de ikamet etmesi nedeniyle, annesi ile birlikte ikamet eden davacının öğrenim gördüğü sürelerin ikamet süresinin hesabında dikkate alınmasına bir engel bulunmadığı, davacı ile benzer durumda olmayan diğer yabancıların öğrenim amacıyla Türkiye’de bulunduğu sürelerin ise ikamet süresinin hesabında dikkate alınmayacağı açıktır.” şeklindedir. Dolayısıyla anne babası Türk vatandaşı olan ya da Türkiye’de yerleşim amacı gösteren ikamet hakkı sahibi olan yabancıların Türkiye’de öğrenim amacıyla bulunmaları, eğitim amacıyla Türkiye’de geçirdikleri sürenin süre hesabına dahil edilmesine engel oluşturmaz. TVKUY’nin bir diğer hükmü ise ikamet izin belgesinin vatandaşlık başvuru işlemlerinin tamamlanmasına kadar geçecek süre içerisinde geçerliliğini korumasını şart koşmaktadır. TVK ve yönetmelik bu sürenin kesintisiz olması gerektiğini de düzenlemiştir. Ayrıca bu süre başvuru tarihinden geriye doğru hesaplanır ve beş yıllık sürenin başvuru tarihinde tamamlanması gerekir. Kanun bu beş yıllık süre içerisinde yabancının toplam on iki ayı geçmemek şartı ile Türkiye dışına çıkabilmesine izin vermektedir. Bu on iki aylık süre 7039 sayılı değişiklikle getirilmiştir. Bu değişiklikten önce bu süre altı aylık bir süre idi. Bu on iki aylık süre beş yıllık ikamet süresini kesmez. Ayrıca bu süre Türkiye’de ikamet edilen sürenin içinde sayılır. (57) Bu başvuru sahibinin lehine bir düzenlemedir. Yürürlükten kalkan 403 sayılı Kanun başvuru sahibinin altı ayını yurt dışında geçirebileceğini, bu sürenin beş yıllık ikamet süresini kesmeyeceğini ancak bu sürenin beş yıllık ikamet süresi kapsamında değerlendirilemeyeceğini düzenlemiştir. (58)

Türkiye’de ikametten anlaşılması gereken yabancının bir ikametgah ya da mesken sahibi olması değildir, Türkiye’de oturması yeterlidir. Oturma amacı esastır. Mülteciler ya da Türkiye’de bilimsel bir araştırma sebebiyle bulunan bir bilim insanının ya da iş kurmak amacıyla Türkiye’ye kısa süreli gelen bir işletmecinin Türkiye’de oturma amacıyla geldiğini söylenemez. Dolayısıyla bunlar geçerli ikamet sayılmazlar. (59)

  1. 10 D, 03.04.2014 T ve E2013/5623- K.2014/2100
  2. Güngör, s. 91.
  3. Dal, K.: 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununa Göre Vatandaşlık Hukuku, Ankara 1965, s.32 ; 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesi “Bir yabancı için ikamet Türk kanunlarına uygun olarak Türkiye’de oturmaktadır. Yabancının, toplamı altı ayı geçmemek şartıyla Türkiye dışında bulunması ikamet süresini kesmez. Ancak Türkiye dışında geçirdiği zaman ikamet süresinden sayılmaz” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. Ekşi, N. : Yabancılar ve Uluslararası Koruma Hukuku, İstanbul 2018, s.165.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) kanunun 5. maddesi ve 49. maddesi arasında yabancıların Türkiye’ye nasıl girmeleri gerektiğini ve nasıl ikamet edeceklerini düzenlemiştir. Kanunun 19. maddesine göre Türkiye’de doksan günden fazla kalmak isteyenler ya da vizeden veya vize muafiyetinin tanıdığı süreyi aşmak isteyenlerin ikamet izni almaları zorunludur. (60) İkamet izni başvuruları konsolosluklara yapılır. (61) Özel hallerde valiliklere yapılması da mümkündür. (62)

Geçici koruma sahipleri yani ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye dönemeyen kişilere kitlesel olarak verilen geçici ve acil koruma (63), sadece Türkiye’de kalış hakkı sağlar. Bu kişilere geçici koruma kimlik belgesi verilir. Bu kişilerin Türkiye’de bulunmaları onlara vatandaşlık başvuru yapmaları için şart sayılan ikamet izni olarak sayılamaz. Ayrıca ikamet iznine geçiş hakkı da tanımaz. (64) Dolayısıyla bu kişiler Türk vatandaşlığına başvuruda bulunamazlar. (65)

Başvuru sahibinin dosyasında “Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye ‘de kesintisiz olarak beş yıl ikamet ettiğine dair il emniyet müdürlüğünde alınacak yurda giriş ve çıkış tarihlerini gösteren belge”lerinde (66) bulunması gerekir.

Yurtdışında kalınan sürenin on iki ayı geçmesi durumunda Kanunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte; bu sürenin on iki ayı geçmesi halinin sürede kesinti yapılması gerektiği

  1. YUKK’nin 19. maddesi “Türkiye’de, vizenin veya vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da doksan günden fazla kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur. İkamet izni, altı ay içinde kullanılmaya başlanmadığında geçerliliğini kaybeder.” şeklinde düzenlenmiştir.
  2. YUKK’nin 21/1 hükmü “İkamet izni başvurusu, yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki konsolosluklara yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
  3. YUKK’nin 22/1 hükmü “İkamet izni başvuruları, aşağıdaki hâllerde istisnai olarak valiliklere de yapılabilir” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. YUKK’nin 91/1 hükmü “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
  5. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 25. maddesi “Geçici koruma kimlik belgesi, Türkiye’de kalış hakkı sağlar. Ancak bu belge Kanunda düzenlenen ikamet izni veya ikamet izni yerine geçen belgelere eşdeğer sayılmaz, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımaz, süresi ikamet izni toplamında dikkate alınmaz ve sahibine Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
  6. Nomer, s. 84.
  7. TVKUY’nin 17/1 hükmü “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen ve başvuru için gerekli şartları taşıyan yabancı adına müracaat makamınca aşağıda belirtilen belgelerden oluşan dosya düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir.

anlamına geldiği söylenebilir. Yönetmelikte ikamet süresi içinde toplam altı aydan fazlasının yurt dışında geçirilmesinin ikamet süresini keseceğine dair düzenleme vardır. (67) Yönetmeliğin 16. maddesi de kesintisiz beş yıl ikamet etmeyen kişilerin vatandaşlık başvurularının kabul edilmeyeceğini düzenlemektedir.(68) Dolayısıyla, yurt dışında geçirilen sürenin on iki ayı aşmamaması gerektiği söylenmelidir.

Yönetmelik kesintiden önceki sürelerin dikkate alınmamasını düzenlemiştir . (69) Bu durum sonraki başvuru açısından öneme sahiptir. Sonraki başvurada şart koşulan ikamet süresi hesaplanırken bu tarihler göz önünde bulundurulacaktır. (70)

Başvuru sahibinin Türk soylu olması halinde ikamet süresinin hesaplanmasıyla ilgili özel bir düzenleme getirilmişti. TVK’nın geçici 1/b maddesinde düzenlenen bu duruma göre bu kişilerin Türkiye’de ikamet etmeleri gereken süre iki yıldı. Ancak bu düzenleme 31. 12. 2010 tarihine kadar yapılan başvuralar için söz konusuydu. (71) Dolayısıyla artık böyle bir özel durum söz konusu değildir.

TÜRKİYE’YE YERLEŞMEYE KARAR VERME ŞARTI

TVK’da, vatandaşlık başvurusunda bulunan yabancının davranışları ile Türkiye’de yerleşme niyetini doğrulaması şartı vardır. (72) Bu düzenleme milletlerarası hukukla uyumlu bir düzenlemedir. Zira, yerleşme niyeti, bazı ülkeler tarafından ülkede doğmaktan daha güçlü bir bağ olarak görülmektedir. (73) Öyleyse, Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen yabancının Türkiye’de ikamet etmesinin yanı sıra Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışlarıyla da belli etmesi gerekmektedir.

67 TVKUY’nin 71/1- c hükmü “Yabancının ikamet süresi içinde toplam altı aydan fazlasını Türkiye dışında geçirmesi ya da geçerli ikamet izni olmaksızın veya ikamet izni almadan altı aydan fazla Türkiye’de bulunması ikamet süresini keser ve bu tarihten önceki ikamet süreleri dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

68 TVKUY’nin 16/2 hükmü “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı hakkında müracaat makamınca ön inceleme yapılarak” şeklinde düzenlenmiştir.

69 TVKUY’nin 71/1-c hükmü “Yabancının ikamet süresi içinde toplam altı aydan fazlasını Türkiye dışında geçirmesi ya da geçerli ikamet izni olmaksızın veya ikamet izni almadan altı aydan fazla Türkiye’de bulunması ikamet süresini keser ve bu tarihten önceki ikamet süreleri dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

70 Güngör, s. 90.

71 TVK’nın geçici madde 1 hükmünde “11 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen ikamet süresi, Türk soylu yabancılar için 31/12/2010 tarihine kadar iki yıl olarak uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

72 11.1.c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,

73 Güngör, s. 93.

Kanunun bu hükmü koymaktaki amacı ikamet şartında olduğu gibi başvuru sahibinin Türk toplumuna uyum sağladığı ve bu uyumu sağlamaktaki kararlılığının teyit edilmesidir. Dolayısıyla yabancının bu uyumu ve uyumu sürdürmekteki kararlılığını davranışlarıyla teyit etmesi gerekmektedir. (74) Hangi tür davranışların yabancının Türkiye’ye yerleşmeye karar verdiğini doğruladığını kanun düzenlememiştir. (75) Fakat yönetmelikte bu davranışları belirlemeye yönelik hüküm vardır. Ancak bu hükümde belirtilen haller sınırlı sayıda değil, örnekleme şeklindedir. Kanun hükmü “Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini; Türkiye’de taşınmaz mal edinmek, iş kurmak, yatırım yapmak, ticaret ve iş merkezini Türkiye’ye nakletmek, çalışma iznine tabi olarak bir iş yerinde çalışmak ve benzeri davranışlarla teyit etmiş olmak veya Türk vatandaşı ile evlenmek, ailece müracaat etmek, daha önce Türk vatandaşlığını kazanmış olan ana, baba, kardeş ya da çocuk sahibi olmak veya eğitimini Türkiye’de tamamlamak.” (15/1.c) hallerini başvuru sahibi yabancının Türkiye’de yerleşme niyeti gösterdiğine delil olarak saymaktadır.(76) Bu davranışlar bir başka deyişle Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen kişinin hayatını Türkiye idame ettirmek istediğine yönelik karine teşkil eder.(77) Bu örnekler çoğaltılabilir.

Yönetmeliğin 16. maddesi ikamet izni olan fakat sığınma, öğrenim, turistik, öğrenim gören çocuğuna refakat, tedavi gibi amaçlarla ikamet eden yabancıların Türkiye’de yerleşme niyetini göstermediğini karine olarak kabul etmiştir. (78) Dolayısıyla bu kişilerin başvurularının kabul edilmeyeceğini belirtmiştir. Bu durumda yönetmelik yabancının eğitimini Türkiye’de tamamlamış olmasını hem yerleşme niyetini gösteren bir davranış olarak düzenlemiş hem de başvurularının kabul edilmeyeceğini belirtmiştir. Bu noktada kanun çelişkili ifadelere yer vermiştir. Gülin Güngör’e göre

  1. Aybay, R: Yurttaşlık Hukuku, Ankara 1982, s.124.
  2. Erdem, s. 103.
  3. Güngör, s. 93.
  4. Doğan, s. 71.
  5. TVK’nın 16.maddesi “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
  6. a) Aile birliği içinde yaşama,
  7. b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
  8. c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.” şeklinde düzenlenmiştir.

“Türkiye’de alınan eğitimin türü her ne olursa olsun, başka faktörlerle de desteklendiğinde, halin özelliğine göre, başvuru sahibinin yerleşmeye karar verdiğini gösteren davranışlar olarak ortaya çıkabileceğini” savunmaktadır. (79)

TEHLİKELİ BİR HASTALIĞI BULUNMAMA ŞARTI

Vatandaşlık başvurusunda bulunan yabancının genel yoldan Türk vatandaşlığını kazanmak hususundaki başvurusunun kabul edilebilmesi için TVK’nın getirdiği bir diğer şart da, yabancının genel sağlık bakımından tehlike teşkil edecek bir hastalığının bulunmamasıdır. (80) Genel sağlık, milli güvenlik, genel ahlak gibi özel kamu yararı kategorisindedir. (81) Hükümle amaçlanan, başvuru sahibinin hastalığının olmaması değil, toplumda temas edeceği kişiler bakımından tehlike teşkil edecek bir hastalığının olmamasıdır. (82) Aids veya tüberküloz bu bağlamda verilecek güzel bir örnek olabilir. Hangi hastalıkların genel sağlık bakımından tehlike teşkil ettiği, kişinin başvuru tarihindeki tıp ilimdeki gelişmelere göre tespit edilmelidir. (83) Bahadır Erdem’e göre TVK’nın 11. maddesinin ç bendi insan hakları bakımından hukuka uygunluğu tartışmaya açık bir hükümdür. (84) Ayrıca, Gülin Güngör hükmün amacından elde edilecek faydayı sorgular ve tartışmaya açık olduğunu savunur çünkü hüküm en az beş yıl Türkiye’de Türk toplumuyla iç içe yaşamış kişilerin genel sağlık bakımından tehlike teşkil edecek bir rahatsızlığının olmamasını istemektedir. (85)

Genel sağlık bakımından tehlike teşkil edecek bir hastalığın ne olduğuna dair TVKUY, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına Yönelik Yönetmeliğin aksine açıklayıcı ifadelere yer vermemiştir. TVKUY , “genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden hastalık” ifadesini kullanmayı yeterli bulmuşken (86) “403 sayılı TVKUY’ da Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden hastalık, başvuru sahibinin kendisi, temas ettiği kişiler ve muhiti için tehlike oluşturacak hastalıklar olup,

  1. Güngör, s. 93.
  2. TVK’nın 11/ç hükmü “Çocuğun ana ve babadan dolayı herhangi bir devletin vatandaşlığını

kazanamadığını ispatlayan belge.” şeklinde düzenlenmiştir.

  1. Gözler, K – Kaplan, G: İdare Hukukuna Giriş, Bursa 2012, s. 242.
  2. Erdem, s. 104.
  3. Doğan, V: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2004, s. 80.
  4. Erdem, s. 104.
  5. Güngör, s. 94.
  6. TVKUY’nin 15/1-ç maddesi “Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak”

şeklinde düzenlenmiştir.

ilgilinin bu özellikte bir hastalığının bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile belgelenmesi aranmaktaydı” (87) Buna karşılık TVKUY’a göre kişinin sağlık durumu Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş olan sağlık raporu ile belgelendirilmiş olmalıdır.

İYİ AHLAK SAHİBİ OLMA ŞARTI

TVK uyarınca genel yoldan Türk vatandaşlığının kazanılmasına yönelik başvuruda bulunan yabancılar için aranan bir diğer şart başvuru sahibinin iyi ahlak sahibi olmasıdır. (11.1.d.) Bu şart Türk örf ve adetlerine ve Türk toplumunun değerlerine uygun bir yaşam şekli idame ettirmek olarak ifade edilebilir. (88) Davranışları toplum tarafından hoş karşılanmalıdır. Kişinin sanatı ve mesleği ile kendisine ve içinde bulunduğu topluma faydalı olması iyi ahlak sahibi kişilerin muhtemelen sergileyeceği davranışlara örnek olarak verilebilir. (89) Yönetmelik iyi ahlak sahibi olmayı açıklamıştır. TVKUY’e göre, “Toplum içinde birlikte yaşamanın gerektirdiği sorumluluk duygusu ile davranarak iyi ahlak sahibi olduğunu göstermek, davranışları ile çevresine güven vermek, toplumca hoş karşılanmayan ve toplum değerlerine aykırı kötü alışkanlığı bulunmamak.” iyi ahlak sahibi olmaktadır. (90) Yönetmeliğin açıklamalarından yola çıkarak iyi ahlak sahibi kişilerin tespiti oldukça zordur. Kavram son derece belirsiz ve değişken bir kavramdır. Belli bir zaman dilimine göre iyi ahlak olarak değerlendirebilecek bir davranış ilerleyen zamanlarda tam tersi olarak algılanabilir. Ayrıca Türk toplumu bakımından kabul gören iyi ahlak ifadesindeki karar mekanizması olan Türk toplumunun ne şekilde belirleneceği de kafa karışıklığı yaratmaktadır. Bu koşullarda iyi ahlak hakkında söylenebilecek en yerinde ifade, “İdarenin sahip olduğu takdir hakkını sağlayan bir şart” olacaktır. (91)

İyi ahlak sahibi olmak özel kamu yararı kategorileri olan genel ahlak ve genel asayiş ile ilgilidir. Hırsızlık, kaçakçılık, sahtekarlık, dolandırıcılık gibi fillerin iyi ahlaklı bir kişinin yapmayacağı davranışlar olduğu 403 sayılı TVK’nın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte de

87 Güngör, s. 94

88 Nomer, s. 85.

89 Doğan, s. 72.

90 TVKUY’nin 15/1 hükmü “Bir yabancı için ikamet, Türk kanunlarına uygun olarak Türkiye’de oturmaktır. Türk vatandaşlığını kazanma talebinde bulunan bir yabancı başvuru için aranan ikamet süresi içinde toplam altı ayı geçmemek üzere Türkiye dışında bulunabilir. Türkiye dışında geçirilen süreler bu Kanunda öngörülen ikamet süreleri içinde değerlendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

91 Erdem, s. 105.

belirtilmiştir. (92) Bu davranışların iyi ahlak ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır. İyi ahlak şartından bahsedilirken TVKUY’nın 16. maddesinin ç bendine de değinilmelidir. Bu maddeye göre, “Herhangi bir suçtan dolayı yargılaması devam eden veya hükümlü ya da tutuklu olan” (93) kişilerin başvuruları kabul edilmez. (94)

Kişinin iyi ahlak sahibi olup olmadığının tespiti İl Emniyet Müdürlüğünün görevidir. (95) Genel yoldan Türk vatandaşlığının kazanılmasında ayrıca, cinsel özgürlüğe aykırı suç işlemiş kişiler işledikleri fiilerin sonuçları af ile ortadan kalkmış olsa dahi iyi ahlak sahibi kabul edilemezler. (96) Zira bu kişilerin işledikleri fiillerin mahkumiyet ve sonuçların ortadan kalkmış olması bu kişilerin genel ahlaka aykırı bu davranışları sergiledikleri gerçeğini kaldırmamaktadır.

VII. YETERİ KADAR TÜRKÇE KONUŞABİLME ŞARTI

TVK uyarınca genel yoldan vatandaşlık kazanma başvurusunun kabul edilebilmesi için başvuru sahibinin yeteri kadar Türkçe konuşabilmesi gerekir. (97) Kişinin vatandaşı olmak istediği ülkenin dilini konuşabilmesi, o ülkede yaşayan topluma uyum sağlayacağının karinesidir. (98) Burada, başvuru sahibinin konuşulanları anlayabilecek ve kendisini ifade edebilecek kadar yeterli düzeyde Türkçe bilgisinin olması gerekir. (99) Yeteri kadar Türkçe konuşabilme şartını TVKUY’nın 15. maddesi “Toplumsal yaşama uyum sağlayabilecek düzeyde Türkçe konuşabilmek” olarak açıklamaktadır. Buna karşılık, 403 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik Türkçe’yi en az meramını anlatacak kadar konuşabilmek ve söyleneni anlayabilmek olarak ifade etmiştir. (100) TVKUY’in 19. maddesi uyarınca başvuru sahiplerinin Türkçe konuşabilme yeterlilikleri komisyon

  1. 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yünetmeliğin 16/ç hükmü “İyi ahlak sahibi olmalıdır. Yani bulunduğu toplum ve muhite zararlı bir kişi olmaması , hırsızlık, kaçakçılık, sahtekarlık, ve dolandırıcılık gibi kamuoyu tarafından ho karılanmayan suçları ve hareketleri itiyat ve meslek haline getirmiş bulunmaması, sanat ve mesleği ile kendisine , ailesine ve bulunduğu topluma faydalı bir unsur olarak çalışan kişi olduğunu gerek oturduğu memlekette , gerekse Türkiye’de etrafına muhitine telkin etmiş bulunmalıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
  2. TVKUY’nin 16/ç hükmü “Herhangi bir suçtan dolayı yargılaması devam eden veya hükümlü ya da tutuklu olan” şeklinde düzenlenmiştir.
  3. Güngör, s. 92.
  4. TVKUY’nin 18/1 – b hükmü “İyi ahlak sahibi olup olmadığı” şeklinde düzenlenmiştir.
  5. Nomer, s. 85.
  6. 5901 sayılı TVK’nın 11/1- e hükmü “Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek” olarak düzenlemiştir.
  7. Doğan, s. 73.
  8. Güngör, s. 97.
  9. TVKUY’nin 10/e hükmü “Türkçe’yi en az meramını anlatacak kadar konuşabilmeli ve söyleneni anlayabilmelidir. Bu husus Milli Eğitim Müdürlüklerince belgelendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

tarafından yapılacak mülakatla değerlendirilecektir.(101) Komisyona verilen yetki kişilerin özel durumlarına göre değerlendirme yapılabilmesi açısından önemlidir çünkü her kişinin hayata katılımı farklı düzeylerde gerçekleşmektedir. Farklı jenerasyonların aynı seviyede topluma katılabilme imkanı yoktur.(102) Konuşma ve işitme engeli olan başvuru sahipleri doktor raporu engellerini ispatlamak koşuluyla mülakatlarını yazılı olarak yapabilirler.(103) 403 sayılı TVK’nın yürürlükte olduğu zamanlarda bu şart sık ihlal edilirdi. Özellikle yabancı sporcuların Türk vatandaşlığına alınmaları sırasında çoğunlukla ihlal edilen bir şarttı.(104) Bu şarta dikkat edilmesi ve görmezden gelinilmemesi vatandaşlık kazanacak yabancıların Türk toplumuyla uyumu açısından önemlidir.

VIII. GEÇİNMEYE YETECEK GELİRE VEYA MESLEĞE SAHİP OLMA ŞARTI

Genel yoldan vatandaşlığa alınmak isteyen yabancıların yerine getirmeleri gereken bir diğer şart TVK’nın 11. maddesinin f bendi uyarınca “Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmasıdır” (105) Kanun, bir mesleği olmayan, hayatını idame ettirecek, yakınlarının örneğin çocuklarının, eşinin, ebeveynlerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelire sahip olmayan, geçinmek için başka kişilerin yardımlarına muhtaç kişilerin Türk vatandaşlığı kazanmasını yerinde görmemiştir. Buradaki amacın bu kişilerin devlete yük olmalarının engellenmesi olduğu açıktır. (106) Başvuru sahipleri adına müracaat makamlarınca geçimini sağlayacak bir gelir sahibi olduklarını veya meslekleri ispatlayacak belgelerin bulunduğu bir dosya hazırlanır.(107) Yabancının bakmakla yükümlü olduğu kimselerin kimler olduğu Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. (108)

  1. TVKUY’nin 19/ç hükmü “Türkçe konuşma yeterliliği” şeklinde düzenlenmiştir.
  2. Güngör, s. 97.
  3. TVKUY’nin 19. maddesi “Doktor raporu ile tespit edilmesi halinde, konuşamayan ve duyamayanların mülakatları, bunların işaretlerinden anlayanlar aracılığıyla ya da okuma ve yazma biliyorlarsa yazılı olarak yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
  4. Doğan, s. 73.
  5. 5901 sayılı TVK’nın 11/1- f bendi “Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak.” şeklinde düzenlenmiştir.
  6. Güngör, s. 97-98.
  7. TVKUY’nin 18/1 bendi “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen ve başvuru için gerekli şartları taşıyan yabancı adına müracaat makamınca aşağıda belirtilen belgelerden oluşan dosya düzenlenir” şeklinde düzenlenmiştir.
  8. Erdem, s. 107.

Bu durum özellikle nafaka yükümlülüğü açısından önem arz eder. (109) Bu şart kapsamında yabancının kimlere bakmakla yükümlü olduğunun belirlenmesinde Türk Medeni Kanunu hükümlerinin yani Türk Hukukunun uygulanması Milletlerarası Özel Hukuk kurallarına da uygundur zira Milletlerarası Özel Hukukta nafaka alacaklısının mutad mesken hukuku uygulanır. (110)

  1. MİLLİ GÜVENLİK ve KAMU DÜZENİ BAKIMINDAN ENGEL TEŞKİL EDECEK HALİ BULUNMAMA ŞARTI

Sonradan kazanılan vatandaşlık hallerinin ortak şartı başvuru sahibinin milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil eden bir halinin bulunmamasıdır. (TVK 16.C, 17, 11, 12, 13, 43) Bu şart TVK nın 11. maddesinin g bendinde Türk vatandaşlığının genel yoldan kazanılması halinde de düzenlenmiştir.(111) Ayrıca yönetmeliğin 35. maddesinin ikinci ve üçüncü bendinde de bu ortak şart vardır. Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halin tespiti için Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığından ve Emniyet Genel Müdürlüğünden arşiv araştırması istenebileceği de eklenmiştir. (112) . TVK’nın 11. maddesinde g bendinin düzenlemesi ile Türk vatandaşlığına alınacak kişilerin milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlikeli özelliklere sahip olmaması amaçlanır. Aslında İçişleri Bakanlığı bu gibi sakıncalı durumlar teşkil eden yabancıların vatandaşlık kazanmalarının belirlenmesi hususunda bir takdir yetkisi vardır.

Dolayısıyla, böyle bir şartın kanunda düzenlenmesi esasında gerekli değildir. (113) Bu şart kanunda açıkça düzenlenmese dahi incelenmelidir. Zira 403 sayılı kanunda bu şart açıkça belirtilmemiştir. Fakat bu koşul 403 sayılı TVK zamanında da incelenmekteydi. Her ne kadar bu koşul 403 sayılı TVK’da açıkça düzenlenmiş olmamasına rağmen belirtilen kanun döneminde de incelenmekte idiyse de 5901 sayılı TVK’ da bu konunun açıkça düzenlenmesi Anayasa’nın 66. maddesi

  1. Doğan, s. 73.
  2. Çelikel, A. – Erdem, B.: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul 2016, s. 293.
  3. 5901 sayılı TVK’nın 11/g bendi “Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak” şeklinde düzenlenmiştir.

112 TVKUY’nin 35/2 hükmü “Kanunun 11 inci, 12 nci, 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre yabancının Türk vatandaşlığını kazanmasında millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunup bulunmadığının tespiti için Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığından ve Emniyet Genel Müdürlüğünden arşiv araştırması istenir.

  1. Nomer, s. 87.

ile uyum içerisinde olması dolayısıyla yerinde bir harekettir.(114) Anayasanın 66. maddesine göre “Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.”

Maddenin gerekçesi, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden halleri daha kapsamlı açıklamaktadır. Gerekçeye göre, “Bu şartın konulması ile milli güvenlik bakımından tehlike teşkil eden ve menfaatler ve ülke bütünlüğü aleyhine faaliyet gösterenlerle bu faaliyetleri destekleyenlerin, bu gibi kişi veya kuruluşlarla ilişki içerisinde bulunanların ve herhangi bir isyan, sabotaj, casusluk, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, evrakta sahtecilik gibi kamu düzenini bozan faaliyetlerde bulunanların Türk vatandaşlığı kazanmaları engellenmektedir.” diyerek milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden durumları örneklendirmiştir. Fakat bu gerekçedeki hallerin milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden halleri asgari düzeyde ele aldığını belirtmek gerekir. (115)

TVKUY da milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden hallerin nasıl araştırılacağı düzenlenmiştir. Yönetmelikte bulunan düzenlemelere göre, Yabancının milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel oluşturan bir durumunun varlığı Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce tespit edilir. Gerekli hallerde arşiv araştırması da yapılır. Komisyon tarafından izin verilmesi şartıyla kamu görevlileri de soruşturma yapabilir.Yapılmış araştırmanın geçerlilik süresi bir yıl olmakla beraber, gerekirse yeniden araştırma yapılır. Araştırmanın usulu, ilgili kurumlar ve Bakanlıkça belirlenir.(72; 1, 3, 4) Araştırmanın sonucu açık bir şekilde bildirilmelidir.(35.4) Ancak belirtmek gerekir ki araştırma sonuçları somut verilere dayanmalı, soyut deliller kullanılmamalıdır. (116) Çünkü, aksi takdirde soyut delillelere dayanan araştırmalar subjektif ve sakıncalı sonuçlara yol açacaktır. Ayrıca 403 sayılı kanunun uygulanmasına yönelik yönetmelik de benzer yöndedir. Yönetmelik, “İçişleri Bakanlığınca kabul edilen Sakıncalı Deyiminin Kapsamına ilişkin Uygulama Protokolü ile belirlenen esaslar çerçevesinde güvenlik açısından sakıncalı bulunup bulunmadığı Emniyet Genel Müdürlüğünden sorulur, gerekli görülen hallerde kişinin güvenlik

  1. Erdem, s. 109.
  2. Erdem, s. 109.
  3. Doğan, s. 75.

bakımından durumunun bildirilmesi Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından istenir. Buradan sağlanacak bilgi ve görüşler işlemlerin sonuçlandırılmasında esas alınabilir.” şeklinde milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden hallerin araştırma usulunu anlatmıştır.

403 sayılı TVK döneminde çok gizli bir yönerge de çıkarılmıştır. Yabancılar, kanunda ve yönetmelikte düzenlenmiş şartları şahsında gerçekleştirseler dahi bu yönergeye dayanılarak vatandaşlığa alınmamaktaydılar. Danıştay bu yönergeye dayanılarak verilmiş kararları genellikle onamıştır çünkü eğer yabancının devletin siyasi, sosyal, hukuki çıkarları ile uyuşmayan davranışları varsa bu kişilerin Türk vatandaşlığı kazandırılmaması yerinde bir tutumdur. Fakat, aynı zamanda kanunilik ilkesine de aykırı bir tutumdur. Zira kanunda belirlenmiş şartlar, anlamını uygulamada kaybetmektedir. Şu anki kanunumuzda idareye devletin siyasi, sosyal, hukuki çıkarları ile çatışan kişilerin belirlenip bu kişilere vatandaşlık kazandırılmaması hususunda yetki verilmektedir. (117)

Yönetmeliğin 72. maddesinin beşinci bendinde de milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil eden durumlar düzenlenmiş ve davranışları sergileyen kişilerin Türk vatandaşlığını kazanamayacakları bildirilmiştir. Maddeye göre “Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını” kazanamayacaklardır. (118)

  1. Doğan, s. 75.
  2. 72.5 (5) İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.

Dikkat çekilmesi gereken başka bir husus, “milli güvenlik ve kamu düzeni” kavramlarının belirsizliğidir. Belirtilen haller dışında kalan pek çok durum milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlike teşkil edebilir. Bu durumda da önceki şartlarda olduğu gibi idarenin takdir yetkisinden söz etmek gerekir. (119)

Ancak idare, vatandaşlığa alınma talebine ilişkin kararları gerekçesi ile vermelidir. (120) Bu kanunilik ilkesinin bir gereğidir. Dahası, aksi takdirde idarenin bu yetkisini kullanması idarenin kişilere tanıyacağı bir lütuf haline gelecek ve hukuk devleti kuralı olma özelliğini kaybedecektir. Öyleyse kanunda belirlenmiş şartları şahsında gerçekleştiren yabancıların Türk vatandaşlığı kazanacağını mutlak olarak söylemeyiz zira her ne kadar idarenin takdir yetkisini bir lütuf gibi kullanmaması gerekse de vatandaşlık başvurularının kabulu hususunda idarenin takdir yetkisinin varlığı mevcuttur. Vahit Doğan’a göre idarenin bu takdir yetkisi kanunilik ilkesiyle bağdaşmaz çünkü Anayasanın 66. maddesine göre vatandaşlık kanunun gösterdiği şartlarla kazanılmaktadır ve idareye verilen bu yetkiyle ek şartlar getirilmektedir. (121)

Burada son olarak vurgulanması gereken bir husus daha vardır.YUKK ile TVK’nın getirdiği düzenlemelerin uyumudur. YUKK’a göre yabancıların ülkeye giriş yapabilmeleri için milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından sakıncalı durumların bulunmaması gerekir (122) veya vize alabilmeleri için milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlikeli hallerinin olmaması gerekir. (123) YUKK’a milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından tehlikeli hali bulunmama şartını sağlayan yabancılar için bu şartın TVK’a göre vatandaşlık başvurularının kabul edilmesi hususunda tekrar düzenlenmesinin sebebi bu başvuru sahiplerinin bu hallerini beş yıl boyunca muhafaza etmeleridir.(124) Aksi takdirde, YUKK’de aranan şartların bir anlamı kalmayacaktır.

  1. Erdem, s. 108.
  2. Ekşi, N:Yabancılar ve Mülteci Hukukuna İlişkin Danıştay 10. Daire Kararları, İstanbul 2012, s. 74.
  3. Doğan s. 75.
  4. YUKK’nin 9/7 hükmü “Kamu düzeni veya kamu güvenliği sebebiyle bazı yabancıların ülkeye kabulü Genel Müdürlükçe ön izin şartına bağlanabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
  5. YUKK’nin 15.ç hükmü “Kamu sağlığına tehdit olarak nitelendirilen hastalıklardan birini taşıyanlar” olarak düzenlenmiştir.
  6. Doğan, s. 75.

SONUÇ

Türkiye’de yabancıların vatandaşlığını genel olarak vatandaşlığa alınma yolu ile yani adi telsiz ile kazanma şartları yukarıda ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Bu şartlar 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 11. maddesinde Başvuru İçin Şartlar Başlığı altında düzenlenmektedir. Başlıktan vatandaşlığa alınma genel şartları gibi bu şartları esasında sadece Türk vatandaşlığının genelolarak vatandaşlığa alınma yolu için geçerlidir. Bu şartlar Şartları yerine getiren yabancının Türk vatandaşlığına alınması yetkili makam tarafından onaylanması halinde vatandaşlık kazanılmaktadır. Bu şartlar sekiz bent halinde sıralanmıştır. Ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak, Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek, Türkiye’ye yerleşmeye kararını davranışlarıyla belli etmek, Genel sağlık bakımından tehlike teşkil bir rahatsızlığa sahip olmamak, iyi ahlak sahibi bir birey olmak, Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek, Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının hayatını idame ettirecek gelire veya mesleğe sahip olmak, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir durumu bulunmamak ana başlıkları altında 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte ve ilgili diğer kanunlardaki şartları taşımak koşuluyla yabancıların Türk vatandaşlığı kabul edilir ancak belirttiğimiz gibi bu kişilerin vatandaşlığa alınıp alınmayacağı idarenin takdir yetkisi dahilindedir. Zira makalemizin başında kanunun sistematiğini anlatırken de bahsettiğimiz gibi Türk vatandaşlığının genel olarak vatandaşlığı yoluyla kazanılması yetkili makam kararıyla Türk vatandaşlığının kazanılmasının bir halidir. Türk vatandaşlığının kazanılması açısından en kapsamlı şartlar bu maddede yer almakla birlikte bir genel kazanım hali olduğu için hiç Türk vatandaşı olmamış, özel hükümlerden faydalanmayan kişiler gibi kanunda düzenlenen pek çok kategorideki yabancılar bu yol ile Türk vatandaşlığını kazanmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu herkesin bu yolla vatandaşlık kazanabileceği anlamına da gelmemektedir zira yukarıda da değinildiği gibi örneğin geçici koruma statüsündeki yabancılar bu yol ile Türk vatandaşlığa kazanmak amacıyla başvuruda bulunmazlar. Sonuç itibariyle, yukarıda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere Türk yetkili makamları tarafından vatandaşlığın kazanılmasına ilişkin düzenlenen şartları yerine getiren yabancılar Türk vatandaşlığını kazanabilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA

Akıntürk, T. – Ateş Karaman, D.: Medeni Hukuk Dersleri, Ankara 2009.

Alan, N: “Türk İdari Yargısında Yerindelik ve Takdir Yetkisinin Değerlendirilmesi”, İdari Yargıda Son Gelişmeler Sempozyumu, Ankara 1982, s.10 -12.

Atay, E: İdare Hukuku, Ankara 2006. Aybay, R: Yurttaşlık Hukuku, Ankara 1982.

Berki, Ş: “Devletler Hususi Hukukunda Tabiiyet, Yabancıların Kanunlar İhtilafı ve Yargılama Usülünün Tatbiki Prensipleri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1950, C.7, S.1, s.222. Çelikel, A. – Erdem, B.: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul 2016.

Doğan, V: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2004. Doğan, V.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2018.

Ekşi, N. : Yabancılar ve Uluslararası Koruma Hukuku, İstanbul 2018.

Ekşi, N: “Danıştay Kararları Işığında Türk Vatandaşlığı Kanununa İlişkin Davalar, İstanbul 2008. Ekşi, N:Yabancılar ve Mülteci Hukukuna İlişkin Danıştay 10. Daire Kararları, İstanbul 2012.

Erten, F.:”Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı’nın Türk Vatandaşlığının Kazanılmasına İlişkin Hükümleri Hakkında Değerlendirmeler”, Ankara Barosu Dergisi, 2008, S.4, s. 41.

Gözler, K – Kaplan, G: İdare Hukukuna Giriş, Bursa 2012. Güngör, G: Tabiiyet Hukuku, Ankara 2018, s. 77.

Erdem, B.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2016. Nomer, E.: Türk Vatandaşlık Hukuku, Ankara 2018. Seviğ, M.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize mesaj gönderin!
Whatsapp
Merhaba, sizden bilgi almak istiyorum.
blank